5 Temmuz 2008 Cumartesi

Va, vis et deviens (2005) - Bir Şans Daha


1984 yılı. Yer Sudan. Diğer Afrika ülkelerinden gelmiş olan binlerce insan bir kampta açlık yaşamaktadır. Açlık sadece büyükleri değil buna dayanıksız olan çocukları da derinden etkilemektedir. Ve İsrail ve Amerika... Gizli bir operasyon; Musa.. (İsim insanı dehşete düşürmeye yetiyor). Operasyonun amacı bellidir. Etiyopyalı olan Yahudileri kurtarmak. (Sadece Yahudileri...). Binlerce Etiyopyalı Yahudi, İsrail’e gönderilir bu operasyonla. İçlerinde bir çocuk vardır; Schlomo (Şlomo). Bu çocuk aslında Hristiyandır ama annesi onu kurtarmak için Yahudi oldukları yalanını uydurur. Annesi tarafından itilir kalabalığa itilir. 'Git, yaşa ve öyle de ol' der. İsrail devleti çocuğu Etiyopyalı bir Yahudi olarak görür ve Şlomo, Tel–Aviv’de yaşıyan Sefarad bir Fransız aile tarafından evlat edinilir. Fransız aile Şlomo'yu bağrına basar. Onu okutmaya karar verirler. Şlomo yıllar geçtikçe Fransız kimliği kazanır ama halen büyük bir sırrı da içinde taşımaktadır. Ona göre anlamsızdır bu yaşadığı. Böyle bir dünya olmamalıdır. Ama Şlomo bir zencidir, halen bir zencidir. Bu renk farkı Yahudi cemaati tarafından kabul edilmez. Şloma, dini değerleri öğrenir ama batılı değerleri de öğrenir tabii. Sadece bunları öğrenmez. Irkçılığın çirkin yüzünü ve savaşı da öğrenir. Aşık olurken bile içindeki gerçek bir sıkıntıdır onun için. Ya bir açık verirse, ya anlarlarsa her şeyi. Okur, doktor olur. Ama annesi halen içinde bir yaradır. Annesini bulmalıdır. Onu sevdiğini söylemelidir. Son sözü bu olsa da bunun için uğraşır. Ve halkına yardım etmelidir. Bu onun için artık bir görevdir.

Film etkileyici bir anlatıma sahip. Bağırıp çağırmıyor. Sessiz sakin konuşuyor ve insanın yüreğini kazırcasına anlatıyor söylemek istediklerini. Filmin yönetmeni Radu Mihaileanu. Romanya asıllı Fransız yönetmen Radu Mihaileanu’nun Train de vie / Hayat Treni’nden sonra çektiği uzun metrajlı bu ikinci sinema filmi yine kendine bir ses buluyor. Hayat Treni insanı derinden sarsan ironi dolu bir anlatıma sahiptir. Filmde, bir köyde yaşayan Yahudiler toplama kampına gitmemek için Alman asker ve komutanları kılığına girer. Bir kısım asker olacaktır geri kalan ise toplama kampı esiri. Ve yola çıkılır... Hayat Treni izlerken ironiyi iğne gibi batıran bir dile sahip. Bu film de kendi içinde bir dram taşıyor. Yönetmen aynı dili konuşuyor. Aynı düşünceye sahip.


İşte yönetmenin film ile ilgili yorumu;

“İnsanlar sık sık eski ve geçerliğini kaybetmiş kimlik kalıplarıyla yargılanıyorlar: Araplar, Yahudiler, Cezayirliler, Rumenler, Fransızlar ve Almanlar... Bu gibi kimlikler kısıtlayıcı ve yaklaşıktır. Yanlıştır. Kültürlerin nasıl birbirleriyle etkileşim içinde olduklarını, bireysel yolların ve kaderlerin nasıl kesiştiğini göstermezler. Bana kalırsa, büyüyen bu çocuk, yüzyılımızın çocuğudur. Tarihin sıçramalarıyla uzlaşmaktadır. Bu çocuğun yaşamını 1984 yılında kurtaran yalan, İkinci Dünya Savaşı’nda hiç kuşku yok ki ona ölümü getirirdi.” –Radu Mihaileanu


Yönetmen hakkında bilgi;

Radu Mihaileanu

1958’de Bükreş’te doğdu, 1983’de Paris film okulu IDHEC’den yönetmenlik ve kurgu diploması alarak mezun oldu. 1980’lerde, Bond filmi A View To Kill (John Glen) gibi filmlerde, ayrıca Marco Ferreri’nin ve Jean-Pierre Mocky’nin yapımlarında yardımcı-yönetmen olarak çalıştı. 1993’de kendi başına ilk uzun metraj kurmaca filmini çekti ve 1994’de televizyonda çalışmaya başladı. 1998’de Yahudi köyünde geçen İkinci Dünya Savaşı dramı Train De Vie ile uluslararası başarıyı yakaladı ve 2003’de kendi yapım şirketi Oï Oï Oï Productions’ı kurdu.


Film, 2005 Berlin İzleyici Ödülü; Kiliseler Birliği Ödülü'nü kazanmıştır.



ÖNEMLİ NOT;
Bu inceleme yazısı 06 Ekim 2005 tarihinde, saat 02:46:53 AM'de www.divxplanet.com sinema ve altyazı sitesinin forum sayfasında yayınlanmıştır. Tüm hakları yazı sahibine aittir, yazarının izni olmaksızın hiçbir amaçla çoğaltılamaz, kopya edilemez, manyetik ortamlara aktarılamaz ve yayınlanamaz. Yukarıda yazılan fiillerin yazarının izni dışında gerçekleştirilmesi durumunda bu eylemi gerçekleştiren fail 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na aykırı hareket ettiğini ve bu iş bu kanunun getirmiş olduğu cezaları kabul eder.

Hiç yorum yok: